21 Aralık 2011 Çarşamba

Ilgaz


2011-2012 kış sezonunu 11 Aralık 2011 Pazar Ilgaz'da açtım. Haftaiçinde Ankara ekibi Ilgaz planı yapıyordu sitede. Ben de hem daha önce görmediğim bir yer olmasından hem de sezonu açmak için niyetlendim. Yazıştık vs., sonuçta Samsun Amasya Tokat civarındaki skiciler olarak biz de 2 araba Pazar sabah 5'te Amasya'dan yola koyulduk. Amasya'dan erken çıkılacağı için ben önceki geceden Tokat'tan Amasya'ya geçip Okan'da kaldım. Fatih abi'de Samsun'dan gelmişti önceki gece. Sabah 5'te Fatih abi, kardeşi, arkadaşı ve arkadaşının kardeşi bir araba, ben, Okan ve Okan'ın arkadaşı bir araba olmak üzere yola çıktık. Ilgaz'a Merzifon yolu üzerinden gidiliyor. Osmancık, Tosya, Ilgaz diye. Ana yoldan sağa sapılıyor ve kayak merkezine kadar yaklaşık 25 km yol var. Yol belli bir yerden sonra epey karlıydı. Çıkışta ve inişte önümüzde birer arabanın döndü hatta, kar lastikleri var mıydı bilmiyorum.  8 gibi tesislere vardık.


İlk çıkan bizlerdik, araçları parkedip malzemeleri hazırlamaya başladık, henüz bir hareket yoktu, telesiyej çalışmıyordu. Cumartesi gününden giden bir ekip vardı, 4-5 kişi, Cumartesi telesiyej ancak öğleden sonra 2:30'da çalışmış, elektrik problemlerinden dolayı. Bugün de aynı şey olmaz inşallah dedik. Bizler hazırlanırken Ankara ekibi geldi, 4-5 araç. Hakan abiler, Emrah, Can vs. Hazır olup beklemeye başladık. Süper bir hava vardı, rüzgarsız, güneşli.


Telesiyej epey geç çalıştı, heralde 10'a doğru. Telesiyej çalışana kadar bir ekip pistin ortasına kadar tırmanıp kaydılar. Ilgazın pisti epey kısa, 900 mt. ama epey dik. Dikliği güzel ama kısalığından dolayı çabucak bitiyor.


Ben öğleden önce yeni boardumu denedim. Capita Charlie Slasher 158, freeride boardu. Bolkar yoktu gerçi ama yine de yeniyi denemek için taktım. Çok hızlı bir board, yönünü aşağı çevirir çevirmez felaket bir şekilde hızlanıyor, ayrıca diğer boardlardaki gibi topuk burun yapmaya gerek kalmıyor, hızlıyken de gayet stabil bir şekilde gidiyor.

Öğleden önce epey bir tur yaptık. Çok kısa sürüyor zaten. Normal sezonda çok kalabalık oluyormuş Ilgaz, Ankara'ya da yakın olmasından dolayı kaymaya gelenden çok piknikçi oluyormuş, telesiyejde gereksiz bir kalabalık oluşturuyormuş, 2 dakikada pisti bitirip yarım saat telesiyej sırası bekleniyormuş. Ama sezonun ilk günü olduğundan çok kalabalık değildi, çoğunluğu skiciler oluşturuyordu, yaklaşık 25 kişi vardık.


Öğlen yemeğini Aylin ablanın gayretleriyle askeri tesiste yedik. Sakallı almıyorlardı ama ben maskemi çıkarmadan girdim :)

Öğleden sonra Evil Twinimi aldım, lakin pist dik olduğundan pek hareket çalışma şansı olmadı. Daha agresif carvingler yapmaya çalıştım, Charlie Slasher Evil Twine göre epey hızlıydı fakat flat base yani zero camber olmasından pistte yapılan carvingde kenar tutunması Evil Twine göre daha zayıf geldi.


Epey bir tur yaptıktan sonra federasyonun önündeki banklarda oturduk biraz, güneş kayboldu, hava da soğudu biraz. Bir yarım saat kadar dinlendikten sonra birkaç tur daha yaptık.


Sezon açılışı için yeter bu kadar deyip bıraktık sonra. Saatte akşama geliyordu zaten.



Malzemeleri toplarla, botları çıkar, üstünü değiş vs. derken hava karardı, vakit geçti, Ankara ekibindekilerle vedalaşıp yola koyulduk.

Yolda Metepark diye bir tesiste durduk, (sonrasında o yoldan her geçişimde durdum) tesis gerçekten çok güzel, Karadenizlilerin, çorbaları, yemekleri çok güzel. Hele çayları, Ofçay'mış, içmeye doyum olmuyor. Amasya'ya 200 km. mesafede. Orda Fatih abilerle vedalaştık, biraz hızlı gidecez birlikte gitmeye çalışmayalım dediler. Yine de pek kopmadık Amasya'ya kadar birbirimizden. Amasya'da Okan ve Emrah'ı bırakıp Tokat'a devam ettim. Akşam 10 gibi epey yorgun bir halde evdeydim, ama sezon açılışı için değdi, hem Ilgaz'ı da görmüş olduk. Sezonda gitmeye değmez muhtemelen, kalabalıktan ve pistin kısalığından ama böyle sezon açılışlarında değerlendirilebilir.

4 Kasım 2011 Cuma

26 Mart 2011 Erciyes Yamaç Tırmanışı

Erciyes'e 20 cm kar yağmışken ve sezon artık iyice yaklaşırken geçen sezonun sonuna doğru yaptığımız efsanevi (en azından benim için) tırmanış ve kayış ile ilgili bir yazı yazayım dedim. Aslında yazıyı yazmıştım ama derlemek ve yayınlamak bugüne kısmetmiş.

2010 Martında skiciyiz.biz den bir ekibin yaptığı sezon sonuna doğru Erciyes'in yamacına tırmanıp kayma işini 2011 Martta tekrarladık. Benim için bir ilkti ve muhteşemdi. Bundan sonra her yıl olur umarım ve ben de her yıl bu şekilde tırmanıp kaymak isterim.

26 Mart Cumartesi günü Samsun - Çorum ve Ankara'dan gelen arkadaşlarla otogarda buluştuk. Ankarada'dan gelen arkadaşların malzemeleri bagaja atıp dağ yoluna düştük. Sabah 9'u geçerek liftlerin aşağısında hazırlandık.



10'a doğru 2. liftin üstünde hazırlıklarımızı yapıp, boardları, kayakları çantalara bağlayıp, pozumuzu verip tırmanmaya başladık.




Fotoğrafın tam ortasındaki kayanın gölgesinin düştüğü yamacın solundaki kayalıkların arasında kalan (bu açıdan bakıldığında pek belli olmayan) yerden kaydık.


Fotoğraftan sanki çok uzak değilmiş gibi görünse de tırmanmamız dinlenmelerle beraber 4 saat sürdü sanırım.







Çok dik ve buzlu yerlerden geçtik, insan orada tırmanırken çok tedirgin oluyor, hafif bir dengesizlik durumunda ayak kaysa bir daha durmanın imkanı yok. Açıklık olan yerlerde taşların üstünden geçtik.








Geçtiğimiz bir yerin görüntüsü, dikliğin nasıl olduğu anlaşılıyor.



Tırmandığımız bir noktada eğimin ne kadar olduğu fotoğraftan anlaşılıyor. Bir de açıklık alan olduğundan rüzgar yüzeyi çok sertleştirmiş, yer yer buz. Dolayısıyla ayakları saplayarak veya bir önde çıkan kişinin izlerini takip ederek çıkmak gerekiyor.


Çıkışta zaman zaman arkaya baktığımda diklik beni korkutuyordu. Aşağıya baktığımızda 1. ve 2. etaptaki liftler baby lift gibi görünüyordu, pistlerde neredeyse hiç eğim yokmuş gibiydi. O kadar yükselmiştik yani. Son bir mola verip dinlendikten sonra kayacağımız yere kadar 50 mt.lik bir mesafeyi bir sırttan yürümek gerekiyordu. Bu sırtta sağ tarafta kayacağımız yer, sol tarafta Develi tarafına doğru ise daha dik bir yer vardı. Aşağıda fotoğrafı olan kaymaya başladığımız yer şimdiye kadarki kaydığım en dik yerdi heralde.


Direk aşağı doğru kayamadım zaten, o kadar dik geldi ki boardun yönünü aşağıya çevirir çevirmez inanılmaz hızlanıyor. Mecburen zikzaklar çizerek, keserek kaydım. Önce burunda keserek gittim, durup yönümü değiştirip topukta sona kadar gittim. Slaloma giremedim, eğim çok fazla olduğundan aşağı çevirir çevirmez acayip bir ivmeyle hızlanıyor, neredeyse 9,8'dir yani :)


Aşağıdan yukarısının görünümü.


Kayalıkların sayesinde rüzgardan korunduğu için mükemmel bir toz kar vardı.


İnip aşağıda biraz bekledik.




Sonrasında aşağı kadar yer yer sertleşmiş, yer yer yumuşamış karda Zümrütün oraya kadar kaydık.



Mutlu son.


Şehirdışından gelen arkadaşlarla merkezde Elmacıoğlu'nda birşeyler yedikten sonra günü sonlandırdık.


Ertesi gün hava güzel olmasına rağmen tekrar dağa çıkma ihtiyacı hissetmedim. Hem Pazar gününün kalabalığı, hem tırmanışın yorgunluğu, artı kaydığımız yerler muhteşem olduğu için sonrasında pist kesmeyecekti. Günübirlik harika bir faaliyetti, her yıl tekrarlanabilir.

Bonus: http://vimeo.com/21530404 (Tırmanışa ilişkin bir video)

31 Ekim 2011 Pazartesi

Almus

23 Ekim 2011 Pazar günü Almus'a gitmek için haftaiçinde facebooktaki grubumuzda duyuru yapmıştık. Sabah 9'da İsmail abinin dükkana vardığımızda kimse yoktu, 10 dk. kadar bekledikten sonra hala kimse olmayınca Taylan'la yola çıkmaya karar verdik. Turun haritası


Hava kapalı ve soğuktu. Hava durumuna göre yağmur yağmayacaktı. 9'u geçerek yola çıktık.


Şimdiye kadarki turlarda hep batıya gitmiştik, bu turda doğuya doğru gidiyoruz.


Toki görünüyor.


Almus ayrımı


27 km. kalmış.


Bir noktadan sonra rampalar başlıyor, hava zaten soğuk ve rüzgarlı. Rüzgar hem üşütüyor hem de hızımızı engelliyor.


Taylan Amasya'dan beri kendini geliştirmiş, rampalarda hep fark atıyor bana.


Rampada Tokat'ın göründüğü son virajda duruyoruz. Çok uzakta Yazıcıoğlu'na yapılan binalar görünüyor.




17 km. kalmış, halen rampa çıkmaya devam ediyoruz.
  

Benim artık gücüm tükeniyor, aksilik yanımıza enerji verici herhangi bir şey de almadık. Mesafe çok uzun değil diye küçümsedik ama soğuk, rüzgar ve rampalar bizi bitirdi. Şehirlerarası yollardaki gibi benzinlik, bakkal falan da yok. Yanımızda enerji verici birşeyler olsa belki onların vereceği rahatlık yetecek ve ihtiyaç dahi duymayacağım. Bir noktadan sonra gücüm tükeniyor, pedal basamıyorum, şekerim baya düştü sanırım. Yer yer bisikletten inip yürüyerek çıkıyorum rampaları.




Ve nihayet rampanın bittiği ve inişin başladığı noktaya geliyoruz. Uzaktan baraj gölü görünüyor.



Bu noktadan sonra Almus'a kadar pedal basmadan 40-45 yer yer 55 km/s hızları görerek iniyoruz. Virajlara hız kesmeden hafif yatarak giriyoruz. İnmek çok keyifli, kahkahalar attırıyor bana, ama rüzgar da fena üşütüyor bir yandan.



İlçe merkezinde Bimde durup muhteşem ürünler arasından enerji verici çikilata falan alıyoruz. Baraj kenarındaki balık tesislerine gidiyoruz. Tesislere kadar toplam 37,5 km. olmuş.


2 saat 55 dk.


Hızlı inişimiz bile ortalamayı pek yükseltememiş.


Alabalık tesisinde birer güveç birer de ızgara balık yiyip kendimize geliyoruz. İkisi de lezzetliydi, güveçte olanın sosu güzel ama ızgara her zaman daha lezzetlidir bence. 1 saat kadar zaman harcadıktan sonra dönüşe geçiyoruz.




Hızlıca indiğimiz rampanın çıkışı var şimdi de


Yolda bir kayalıkta Taylan poz veriyor. Ben oraya çıkmaya harcayacağım enerjiyi gitmeye harcarım diyerek çıkmıyorum :)




Dönüşte yine rampalar zorluyor. Ama inişe geçtiğimizde uzunca bir süre pedal basmadan geliyoruz. Ancak Tokat'a epey yaklaşınca ilk defa güneş yüzü görüyoruz biraz. Artık son km.lerde yol düz olmasına rağmen zor gidiyoruz, pedala zor basıyorum yorgunluktan.

Bu turda bisikletten nefret ediyoruz ikimiz de. Bisikletleri satsak motor alsak diye hayal kuruyoruz :) Uygun hava koşullarında çok keyifliyken, hava ve yol koşulları elverişsiz olduğunda eziyete dönüşüyor bisiklet.

Evin önüne geldiğimizde toplam 78 km. yapmışız.


Toplam teker dönme süresi


Ortalama hızımız biraz yükselmiş.