30 Temmuz 2012 Pazartesi

Batum - Samsun Turu 1. gün: Hopa - Batum - Ardeşen

15'i Pazar akşam 5'te bisikletimle Tokat'tan otobüse bindim (Tokat Yıldızı, otobüs Travegoydu, bisiklette hiç bir şeyi sökmeden bagaja aldılar), akşam 9 gibi Samsun otogarına indim, Tamer'i aradım ve beklemeye başladım. 15 dk. içinde Tamer ve Samsun PAB'dan (Perşembe Akşamı Bisikletçileri) 2 arkadaş daha (Yılmaz ve Murat) bisikletleriyle geldiler. Yol arkadaşım Tamer ile de diğer arkadaşlarla da ilk defa yüz yüze tanıştım. Samsun'dan Batum'a hareket edecek otobüs gece 12'deydi, daha 3 saatimiz vardı, o yüzden otogardan Atakum tarafına gittik, birşeyler yedik, sonra sahil boyunca kısa bir tur yapıp saat 11'i geçerek tekrar otogara dönüp otobüsü beklemeye başladık. Atakum'da bize bir arkadaş daha katıldı (Samet). Bizleri uğurladılar sağolsunlar, onlar da Ağustos ayı içerisinde bizim turumuzu Samsun'dan başlayıp Batum'da bitecek şekilde yapacaklar.



Gelen otobüs Tourismo idi, bagajı Travego'ya göre çok daha alçak, üstelik Pazar akşamı olduğundan otobüs ve de bagajı epey dolu idi. Hemen bisikletlerin ön tekerlerini söktük, gidonları kadroya paralel hale getirdik, bagajları çıkardık, tüm bunlara rağmen bagaja zor sığdırdık. Arkadaşlarla vedalaşıp bir bilinmeze doğru yola çıkmaya başladık. Yolda aklımız hep bisikletlerdeydi, pek sağlam yerleştiremediğimizden inince problem yaşama ihtimalimizi de düşünerek Batum yerine Sarp sınırında inmeyi düşündük. Bisikletlerde bir sorun çıkarsa en azından Türkiye'de olacaktık. Sabah 8:30 gibi Hopa'ya varınca otobüste bir arıza olduğunu ve başka bir otobüsle Batum'a devam edeceğimizi söylediler. Biz de bisikletleri tekrar indir, bindir olmasındansa tura Hopa'dan başlayalım dedik. İlk gün rahatız diye düşünüyorduk ama Hopa'dan başlayacak olmamız rotamızı 40 km. kadar uzatacaktı.


Bisikletleri topladık, neyse ki bir sorun çıkmadı, otogarda bir kaç poz çekinip yola başladık.




Hopa otogarında tura başlamadan önce bisikletimin toplam km.si 2012




Ve tura başlıyoruz.






Hopa - Sarp arasında bile epey bir tünelden geçtik











Son 3 tüneli de geçtikten sonra sınır kapısına varmış oluyorsunuz. Kapıda epey bir araç kuyruğu vardı, yaya olarak geçenler için de epey bir sıra vardı. Biz henüz kahvaltı yapmadığımızdan önce sınır kapısının yanındaki kafede sabah kahvaltısı olarak karışık tost yedik. Sonrasında 1 TL'ye geçiş için kağıt alıyoruz. Nüfus cüzdanı ile birlikte geçiş kapısında memura verdikleri kağıdı uzatıyoruz.




Bu aslında Türkiye'ye geri döndükten sonraki hali. 2. damga da vurulmuş. Kapıda herhangi bir sorunla karşılaşmıyoruz, arabaların geçtiği kapıdan, arabaların yanından kolayca geçiyoruz. Ve karşı taraftayız.





Batum'a 14 Tiflis'e 408 km. Tiflis mi yapsak yoksa? :)



Daha Batum'a gelmeden sağda güzel bir şelale ve heykelin önünde poz veriyoruz.



Sonrasında Batum tabelasının önünde. Tabela önü çekindiğimiz pozlarda genelde bisikletlerden birini tripod olarak kullanıyoruz.


Devamında merkeze giden yol çok güzel.




Batum gerçekten çok değişik bir yer. Türkiye sınırına 20 km ama bu kadar mesafede bile sanki başka bir coğrafyadaymışsınız gibi geliyor. Sanki Karadeniz şehri değilmiş gibi, Hopa ile arasında 40 km. var ama ancak bu kadar fark olabilir. Mimarisi çok güzel binaları, bir yandan eskiden kalma korunmuş güzel mimariye sahip binalar, bir yandan bu mimariyi devam ettiren yeni binalar, bir yanda harabeye dönmüş eski yapılar, komünist dönemden kalma binalar. Bence kesinlikle gidilip görülmeyi hak ediyor.









Gelmeden önce Batum hakkında endişelerimiz, korkularımız vardı ama yersizmiş. Hırsızlığın çok olduğu, 100 $ için adam kesecekleri, polislerinin rüşvetçi olduğu vs. Biz herhangi bir olumsuz durumla karşılaşmadık, tabi geceye kalmadık, 2 saat kadar gezip çıktık, gece nasıldır bilemem.



Bir de trafiğinden bahsetmezsek olmaz, trafiği gerçekten çok karışık, kural yok. Bazı kavşaklarda polis duruyordu ama polisi pek sallayan da yoktu. Araçlar çok fazla korna kullanıyor. Çok lüks arabalar da var, hurda denilecek arabalar da. Kazalı çok fazla arabaya rast geldik, genellikle arkadan çarpılmış, o şekilde geziyorlar. Yedek parça konusunda sıkıntıları varmış sanırım.











Bisiklet parkları ve bisiklet yolu var. Kayseri'de de buna benzer bir sistem var. Abone olunup, şehrin değişik noktalarından bisiklete binilip istenilen noktaya bırakılabiliyor.



Öğlen sıcağında sahile yakın bir yerde oturup bir şeyler içelim diyoruz. Garson Türkçe biliyor, Gürcü birası olarak ne tavsiye edersin diye soruyoruz, Argo diyor. 3 Lari'lik birayı 5 Lira'ya içiyoruz (TL geçiyor bu arada). Sonradan biraz kazıklandığımızı anlıyoruz, 1 Lari 1,1 Liraymış. Olsun biranın içimi gayet güzel, öğlen sıcağında da iyi gidiyor.



Serinledikten sonra sahil yolundaki bisiklet yolundan dönüşe geçiyoruz.








Türkiye'ye girişte de sınırda herhangi bir problem yaşamıyoruz. Türkiye'ye geçtikten sonra yine sınırdaki sabah tost yediğimiz kafeden birer tost yiyoruz. Yola devam etmek için enerji lazım.


Dönüşte Hopa'da bir mola veriyoruz, şoğuk bir şeyler içmek için. Gidiş-dönüş neredeyse 80 km. yapmışızdır. Normalde ilk gün 80 km. civarı yapacaktık ama tura Batum yerine Hopa'dan başladığımızdan en az 40 km. daha yolumuz var.
  



Ben Cumartesi günü yaklaşık 1300 km araba kullanmıştım, o gece 5 saat uyuyabildim. Tokat'a gelir gelmez eşyaları, bisikleti hazırlama telaşı, akşam 5'te Samsun'a, gece 12'de Batum'a yaklaşık 750 km. 12 saat otobüs yolculuğu çekince tura 2 günlük yorgunlukla başlamış oluyorum. Bir de üstüne hedeflediğimizin üstünde km. yapmamız gerekince, Hopa'dan sonra epey zorlanıyorum. Gün içinde bacaklarımı da dinlendirmeye fırsatım olmadı bir türlü, belki yarım saat dikebilseydim rahatlayacaklardı, dizimden alt kısmı fena ağrıyor.





Arhavi tabelası


Bu arada Karadeniz sahil yolunda doğudan batıya ilerlerken tam ters istikamete göre çok daha az tünel geçiliyor. Gelirken geçtiğimiz tünellerin çoğunun yanında gidiş istikametinde açık yollar var. hatta hem geliş hem gidiş tünel olan bir çok yolda bile batı istikametinde alternatif tünelsiz bir yol var. Ama biz mümkün olan her yerde tünelleri kullandık.

Bisikletle tünel geçmekten de kısaca bahsetmek gerekir. Bu turda bu da ilk oldu benim için ve resmen korku tüneli gibi, içeride ışıklar var ama tünel belli bir uzunluktaysa yanınızdan kamyon ya da tır geçtiğinde onun tünel içinde yaptığı yankı insanı korkutuyor gerçekten. Bir de emniyet şeridi tünel içinde çok dar. Şerit üzerinden giderken mazgal ya da şu yanıp sönen metal zımbırtıların üzerinden geçmek gerekiyor, o da denge bozuyor biraz. Hem korku dolu, hem de adrenalin. Korksam da tünel geçmeyi sevdim. Bu arada her tünelde mutlaka arka çakarı yaktım, erken farkedilmek için.


Rize il sınırı


  

Fındıklı tabelası

  

Ve nihayet Ardeşen tabelası, önünde bir poz çekiniyoruz. Bu arada Tamer bisiklet forumdan Ardeşen'li bir arkadaşı arıyor, Cemal.


Cemal yolda bize bisikletiyle karşı gelip bizi bir restorana götürüyor. Sonrasında işi olduğundan ayrılmak zorunda kalıyor. Sonrasında hava karardığından ve yer bulmak zor olacağından öğretmenevine bakalım diyoruz ama yer yok. Başka bir otele yönlendiriyorlar, oraya doğru bakalım derken öğretmenevinin yanındaki Petrol Ofisi'ne durumu anlatıyoruz ve arka tarafa çadır kurmamıza izin veriyorlar sağolsunlar. Çadırları kurup, ihtiyaçlarımızı görüp, elemanlarla biraz muhabbet edip ertesi sabah 6'ya saatlerimizi kurup yatıyoruz.

Benim km. saatimin verilerine göre: (Bu arada Tamer'le benim km. saatlerimiz arasında sapma olduğunu farkettik, benimki 100 km.de 3,45 km. fazla gösteriyor)
İlk gün yapılan km: 130,23
Teker dönme süresi: 7 saat 20 dk.
Ortalama hız: 17,71




İlk günün haritası: