23 Mayıs 2012 Çarşamba

Ballıca Mağarası

Geçen seneden beri Ballıca Mağarasına bisikletle gitmeye niyetimiz vardı. Ancak 19 Mayıs'ta kısmet oldu. Cumartesi öğlen 12'de Taylan hadi dedi. Hava nasıl olsa 8 gibi kararıyor, yeterince vakit var dedik. Bir şeyler atıştıralım, üstümüzü değiştirelim, bisikletlerin selelerini ayarlayalım diyene kadar saat 1 oldu. Taylan'ın bisiklet uzun zamandır yattığından lastik havaları da epey azalmıştı. İsmail abinin oraya uğrayıp lastik havalarını tamamladık. Yola koyulduk.

Üniversite girişi


Leyleğimiz gelmiş (bu sene henüz havada göremedik)


Eski Pazar yoluna saptık.


Hava rüzgarlıydı, rüzgar da hızımızı etkiliyordu ama Pazar'a kadar çok rahat gittik. Pazar'ın içinden geçip Ballıca Mağarası tabelalarını takip ettik.



İlçeyi çıkarken rampa başlıyor, başlarda eğim pek fazla değil, yol üstünde bir kaç tane gözlemeci var. Birisinin yanında durduk, gölgede kısa bir mola verdik, çeşmesinde sularımızı doldurduk. Sonrasında rampa daha da dikleşiyor, yol üstündeki tabela da %10 eğim gösteriyordu zaten.

Mağaraya varana kadar da bu eğim devam etti. Biraz pedal bastık biraz yürüdük. Hava kapatmaya başladı bu arada, uzaktan bulutlar görünüyordu.




Bir ara iyice yağmaya başladı hatta, yağmurlukları giyindik. Birinde de yol kenarında bir kuytuya sığındık. Neyse ki çok uzun sürmedi. Yağmurdan sonra toprağın kokusu ve güzel manzara eşliğinde çıkışa devam ettik. Yoruldukça inip yürüdük. (Hatta çoğunlukla yürüdük) Sonunda mağaranın yanına vardık. Rampa hala devam ettiği ve virajlardan dolayı da henüz mağara görünmediği için bir ara geri dönmeyi düşündük. Ne kadar kaldığını bilsek ona göre davranacaktık ama ne kadar kaldığını da bilmiyorduk. Hadi biraz daha zorlayalım dedik ve bir virajdan sonra mağara olduğunu tahmin ettiğimiz yeri gördük. Mesafe biraz vardı ama seviye olarak çok fazla tırmanmayı gerektirmiyordu. Sonunda iyice yaklaştık.


Mağaranın girişine kadar 35 km. olmuş.


2,5 saat teker döndermişiz.


Ortalama hızımız rampadan dolayı epey düşük.


Ben daha önceden 2 kere gezmiştim mağarayı, Taylan da gezmiş daha önce. Kilit de yoktu yanımızda bisikletleri kilitlemek için hem. O yüzden mağaraya girmedik. Mağara fotoğrafları için mağaranın tanıtıldığı bu siteye bakılabilir. Merdivenlerin başında biraz dinlendik, su içtik, atıştırdık, fotoğraf çekindik.





Sonrasında rampa inişi. Eğim çok olduğundan iyi hızlandık ama hem asfalt kalitesi iyi değildi, hem de yağış sonrası ıslak yerler vardı, bir de üstüne virajları ekleyince fazla hız yapamadık inerken. Yine de 61 km/s görmüşüm inerken.


Yukarı çıkarken sularımızı doldurduğumuz gözlemecide durup birer gözleme yedik. Sonrasında yola devam ama rüzgar o kadar bezdirdi ki çok yavaş gelebildik. Yandan çok sert vuruyordu, yer yer dengemizi bozacak kadar hızlı esiyordu. Yol boyunca epey devrilmiş ağaç da gördük zaten. Üstüne bir de yorgunluk eklenince, ağır ağır akşam 7 gibi ancak geldik.

Toplam 70 km. yapmışız, 4,5 saat sürmüş. Ortalama hızı dönüşte de rüzgardan dolayı pek yükseltememişiz.




Bisikletimi alalı 1 yıl oldu ve geçen yıldan beri bisikletimin yaptığı toplam km: 1691


1 yılda 92,5 saat teker döndermişim.


Turun haritası

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Erciyes Çanak

Nisan ayının (19 Mayıs'ta tekrar tırmanma fırsatı olmazsa muhtemelen sezonun) son kaymasını Metin hoca ile yaptık. Şubat ayında tesadüfen liftte tanıştığım bir doktor (Nuh bey) yazları Erciyes'e tırmandıklarından bahsetmişti. Ben de geçen seneki yamaç tırmanışımızdan bahsettim. Sonraki bir gün karşılaştığımızda yanında asıl bu tırmanma ve kayma işlerini yapan Metin hoca ile tanıştırdı. Bahsettiğine göre zirve yaptıktan sonra Şeytan boğazının altından keserek kayıp Kurulusekiden Hacılar tarafına geçilip oradan da Sütdonduran diye bir yerden Temmuz ayında dahi kaymak mümkünmüş.

Nisan sonunda izin alıp gelmişken bunu da denemenin tam sırasıdır diye düşündüm. Metin hoca ile irtibata geçtik. Sabah 8 gibi Develi duraklarında buluştuk (plan Tekir tarafından çıkıp kayarak Hacılar tarafına inmek olduğundan arabayla çıkmak mantıklı değil) 8:30 gibi yola çıktık. Develi minibüsleri 7 TL olmuş bu arada. 9'u geçerek Halilin Yurdu'na (Hisarcık kapı) geçmek için Karayollarının önünde indik. Orada hazırlandık, ben boardu sırt çantası ile sırtım arasında kalacak şekilde yerleştirdim. Hisarcık Kapı tesislerine doğru yürümeye başladık.


Neyse ki asfaltta yeni yürümeye başlamışken tesise doğru çıkan bir kamyonet durup bizi aldı, bu da bize en az 20 dk. kazandırdı. 9:30 gibi tırmanışa başladık.




Tesis epey aşağıda kalmış görünüyor.






Mümkün olan her yerde açıklık alanlardan çıktık. Ve hep kaplumbağa hızında tırmandık. Bu tempo tırmanış için çok güzel geldi, fazla yormuyor, bu tempo sayesinde saatlerce tırmanabildik. Arada kar olan bölgelerde çok kısa karlar üzerinde yürüdük ama rotayı hep açıklık alanlara göre belirledik. Arada 5 dk.lık kısa molalar verdik.

Liftlerin bitimi hizasına kadar tırmanmamız 2 saat sürmüştür sanırım. Yani liftler açık olsaydı 2 saat kazancımız olacaktı. Bu hizanın biraz daha üstünde Şeytan Deresi'ne vardık. (Mekan isimlerini Metin hocadan duyup da hatırladığım kadarıyla aktarıyorum, bir yanlışlık yoktur umarım)


Eriyen karların suyu buz gibiydi, şişeleri doldurup içtik. Kısa bir de mola verdik.



Yukarı doğru devam ettiğimizde kanalın içi tamamen karla doluydu, eridikçe aşağı akıyor. Bir süre sonra hiç açıklık kalmadı, devamında tamamen kar üzerinde yürüdük. Metin hoca o noktaya kadar yürüyüş botlarıyla çıkmıştı, o noktadan sonra kayak botlarını giydi.



Sol tarafta Develi tarafındaki sırtta geçen seneki tırmanıp kaydığımız yer. Fotoğrafın tam ortasında V şeklindeki kayalıkların ortasında kalan yerden kaymıştık. (Kabak tepe imiş adı). Fotoğrafta en sağda kalan kayanın adı da Parmak kaya imiş.


Aşağıdaki fotoğrafta Metin hocanın ilerisinde solda görülen kayalıklarda son uzun molamızı verdik. Saat 2-2,5 civarıydı sanırım. O molada karşıya doğru Şeytan boğazına tırmanmaktansa (ki amacımız aslında buydu, o noktaya tırmanıp sağa doğru keserek geçecektik), daha yakın göründüğünden sağa doğru direk Kuruluseki'ye tırmanmak daha cazip geldi.


Aslında şeytan boğazından daha önce dağcılar tırmandığından izleri de vardı, fakat amaç Hacılar'a doğru kaymak olduğu için sağ taraf daha cazip geldi.



Tırmanışa ilişkin video;


Yakın görünüyordu ama 1 saatte tırmanırız dediğimiz yeri 2 saat geçmesine rağmen halen tırmanamamıştık. Saat 4'ü geçmişti, hava 4'e kadar oldukça güneşliydi, hatta bir ara epey bunaltıcıydı. Ama yarım saat içinde hava aniden kapattı. (Zaten ikindi vakti şehirde de Kırkikindi yağmurları yağıyordu) Heralde 3100 civarlarındaydık (şeytan boğazı hizasındaydık) ve kar atıştırıyordu, aniden çok soğudu. Hacılar tarafına geçebilmemiz için en az 1 saat daha tırmanmamız gerekiyordu.


Koşullar aniden değişince riske atmayalım dedik, tırmandığımız son noktada kaymak için hazırlıkları yaptık. Çanak kısmında hem eğim çok güzel, hem kar bozulmadığından çok keyifliydi. Karın üstünde çok ince, yarım milim kalınlığında kırılgan bir buz tabakası var, altındaki kar da yumuşak. Çanağın bitiminden hafif sola doğru kayıp bir vadiye girdik. Vadiye kadar kar çok güzeldi ama vadiyle birlikte hem kirlenmeye (kahverengi bir renk almaya) hem de dalgalı engebeli bir hal almaya başladı. Vadi kısmı pek keyifli sayılmazdı ama çanak muhteşemdi.

Kayarken çektiğim kısa bir video;


Toplamda yaklaşık 7 saat tırmandık, (inişimiz yarım saatten kısa sürdü) inişte de pistlerde kar kalmadığından Halilin yurdu lift başlangıcına oradan da yola kadar yaklaşık yarım saat yürüdük. Yukarıdaki kar aşağıda yağmur olarak yağıyordu tabi, ıslandık da biraz. Yolda minibüs bekleyip gelen geçen arabalara da otostop çekerken sabah bizi alan kamyonet rast geldi, şehre iniyorlarmış, bizi de bıraktılar, sağolsunlar.

Ben çok bitkin hissediyordum, bir daha tırmanışa tövbe ettim. Ama ertesi günlerde tırmanma isteğim yine geldi. Boardlarımı bakım için Proshop'a gönderdim ama 19 Mayıs'a kadar gelirse belki bu sefer bir zirve yapıp Şeytandan kaymak isterim.

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Erciyes Koç Tepesi

Geçen sezon sonunda yaptığımız gibi bu sezon sonunda da bir tırmanıp kaymaca faaliyeti yapmak için organize olmaya çalıştık. Sarıkamış'ta tanıştığımız şehir dışındaki arkadaşlara da haber saldık fakat pek talipli çıkmadı. O yüzden Mart sonunda gerçekleştiremedik. 23 Nisan haftasında izin alıp Kayseri'ye geldiğimde halen aklımda tırmanıp kayma olayı vardı. Cuma gününden Koray abiyle haberleştik, Emre (muzombo) ve Oğuzhan haftasonu müsait değillerdi. Cumartesi gününü evden dağa bakıp iç çekerek geçirdim. Ama 22 Nisan Pazar günü için Koray abi'yle sözleştiki sabah buluştuk ve Koç Tepesine tırmanıp kaydık. Koç tepesi Tekir bölgesindeki kayak merkesinde zirveye arkanızı döndüğünüzde yolun karşı tarafındaki tepe.

Aslında niyetimiz geçen seneki gibi Develi tarafındaki sırttan zirveye doğru tırmanırken ilk kayalıkların ordan kaymaktı ama haber verdiğimiz diğer arkadaşların hiçbiri müsait olmadığından Koray abiyle ikimiz kaldık. Biz de sabah 9'u geçerek dağdaydık. Dağın hali hiç iyi değildi, pistteki karların çoğu erimişti, erimemiş yerlerde kalanlar da çok yumuşaktı. Zümrüt'ün ilk etabı açıktı ama ikinci etabı açık değildi. Dün tırmanışa giden bir dağcı ekibi varmış, öğleden sonra onlar için açacaklarmış. Biz de ikinci etaba kadar yürürsek gereksiz yere yorulacağımızdan tırmanmaktan vazgeçtik.

Beden terbiyesi liftinin sağındaki tepeden inen eğimde (Polatlıymış sanırım adı) yeterli kar görünüyordu.



Oraya tırmanıp bir rampa yapıp orada takılmaya karar verdik. Yaklaşık 45 dakika uğraşıp güzel bir rampa yaptık, inişi de eğimliydi.


Öğlen 1'i geçene kadar orada takıldık.



Rampadan atladık, video, foto vs. çektik.




Rampada çekilen videoları birleştirdim:



Sonra bir ara karşı tarafa bakarken Koç tepesinde birkaç vadi kısımlarında kalan karları ve güzel eğimleri gördük.


Ne yapsak yarın mı tırmansak, biz burayı 2 saatte tırmanırız falan dedikten sonra son atlayışlarımızı yapıp aşağıya indik. 1:30 gibi Koray abinin arabayla karşı tarafa geçtik, 2 gibi de tırmanmaya başladık.





Tırmanışı yer yer karlı kısımlardan, yer yer açıklık, kayalık, taşlık, otluk, dikenlik, kevenlik yerlerden yaptık.





Kar epey yumuşamıştı, özellikle açıklık alanlardan karlı kısımlara geçerken aşırı yumuşamış kara gömülüyorduk.



Sonunda 2 saatten kısa sürede tepeye tırmandık. Tepede fotoğraf çekindik.










Enerji verici incir, fındık, çikolata vs. atıştırdıktan sonra inişe geçtik, eğimler güzeldi, kar pek tutmuyordu ama bir kaç kere ön tarafı saplama tehlikesi atlattım. Sadece bir noktada tek ayak çözüp biraz yürümek zorunda kaldık. Sonrasında yürüyüşe başladığımız yere kadar kaydık. Tüm inişimiz duraklamalar dahil ancak 15 dk. sürdü. O kadar çıkışa göre çok tatmin edici değildi ama yine de 1 aylık bir aradan sonra güzel bir kayma deneyimiydi.

Tırmanış ve sonrasında kaymaya ilişkin videoların birleştirilmiş hali: