31 Temmuz 2013 Çarşamba

İlk uluslararası misafir

Warmshowers diye bisikletle uluslararası tur yapanları buluşturan bir platform var. Burası da facebook sayfası. Bisikletle turdakilere yardımcı olma, misafir etme üzerine kurulu. Ben de geçen sene tura çıkmadan belli bir süre önce keşfetmiştim. Geçen yaz Türkiye'ye gelen bir kaç bisikletliyle yazıştık ama ya ben müsait olmadım, ya sonradan onlar rotayı değiştirdi. O yüzden kimseyi ağırlayamamıştım.

Geçen haftasonu Güney Kore'li birisinden mesaj geldi. Ordu tarafındaymış, Kapadokya'ya geçecekmiş. Ben de Taylan'a söyledim ve müsaitiz diye mesaj attım. Pazar günü hava serindi, biz de öğleden sonra Taylan'la bisikletle Kızıliniş yaptık. Tam eve dönerken telefonum çaldı, arayan Koreli elemandı. Akkuş civarındaymış, ertesi gün akşam Tokat'ta olacağını söyledi, ben de buyur gel dedim. Pazartesi akşam üzeri aradı. Ben de okuldaydım. Migros'u tarif ettim, orada buluştuk. Adı Hoon'muş.

Bisiklet sürmeye 2 yıl önce başlamış. İlk turunda bir arkadaşıyla Güney Kore'den Çin'e geçmişler. Bu turuna da 9 ay önce Hindistan'dan başlamış. Pakistan, Çin, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, İran, Ermenistan, Gürcistan rotasından gelmiş sanırım. Türkiye'de de Ünye'ye kadar Karadeniz sahil şeridinden gelmiş, oradan aşağı doğru inmeye karar vermiş, Buradan Kapadokya, Antalya, Akdeniz ve Ege sahil şeridini İzmir, sonra İstanbul, kışın da Avrupa'da pedallayacakmış.



Bisikleti Trek bu arada, cromoly kadro. Dropbar, barend shifter kullanıyor. Gidon sargısı ve selesi Brooks. Donanıma çok dikkat etmedim ama Deore xt bir kaç yerde gözüme çarptı. Bagajlar Tubus.

2. akşam bize Bulgogi diye bir Kore yemeği yaptı. Kırmızı et, sarımsak, soğan, ananası büyük bir kapta soya sosunda 1 saat kadar beklettikten sonra yağ koymadan bir tencerede pişirdi, sonrasında mantar ekledi.




Ben yemekte soğanı pek sevmediğimde sadece etlerinden yedim. Soya sosu, soğan ve diğer şeylerin tadı ete geçtiğinden et gayet lezzetli olmuştu.

Bu sabah Kayseri'ye doğru yolcu ettik. Güneş enerjisiyle şarj eden bir alet siparişi verdik, Kayseri'de bizim eve 2 gün içinde alet gelecek muhtemelen, Hoon da oradan alacak, bir aksilik çıkmazsa. Oradan da yoluna devam edecek.




2 Temmuz 2013 Salı

Çamlıbel Geçidi

29.09.13 Cumartesi sabah 8:30 gibi kalktım. Aslında saatimi sabah 6'ya kurmuştum ama önceki akşam tur yapıp gece 2'ye kadar da İsmail abinin dükkanda oturduğumuz için kalkamadım. Aslında bu haftasonu için tek gece kalmalı Almus turu planı vardı ama son gün aceleye gelmesin bir sonraki haftasonu yapalım diyerek bu plandan vazgeçtik. Benim de uygun bir haftasonunda Samsun veya Kayseri yapma niyetim vardı ama değişiklik son gün olduğu için kendimi psikolojik olarak hazırlayamadım.

8:30'da kalktıktan sonra bile bisikletle çıkıp çıkmamakta kararsız kaldım bir süre. Sonra en kötü yorulduğum yerden dönerim diyerek çıktım evden. Yanıma güneşten koruyucu krem de aldım. 2 poğaça ile ırmak kenarında kahvaltımı yapıp 9:30 gibi Sivas istikametine doğru pedallamaya başladım. En kötü ihtimal Kızıliniş'ten dönerim diye düşündüm. Yolda şehir çıkışındaki marketten bir Snickers aldım, şekerim düşerse diye. Kızıliniş'in son dik rampaya yavaş yavaş tırmanırken arkadan yavaş gelen bir kamyona asıldım, yaklaşık 1-1,5 km. kadar onunla çıktım ama kolum yorulduğundan bırakmak zorunda kaldım. Geriye zaten çok bir şey kalmamıştı, kalan rampayı da pedallayıp Kızıliniş'e çıktım. Buraya kadar yaklaşık 20 km, saat 11'di, 1,5 saatte çıkmışım. Tabelada bir kaç poz çektikten sonra Çamlıbel köyüne doğru yola devam ettim.



Çamlıbel köyüne vardığımda saat 12'ye geliyordu sanırım. Kilometre saati 33 km. gösteriyordu. Bakkaldan bir soda, ayran ve pet bardak alıp karışım yapıp içtim, iyi geldi. Güneş kremini yenileyip 12 gibi yola devam ettim.




Tokat yönünden gelirken Çamlıbel tabelasını görmemiştim, ama çıkış yönünde gördüm.


Fotoğrafın solunda yolun nasıl kıvrılarak çıktığı görünüyor.



Arabayla geçerken hep gördüğüm bir harabe, ne olduğuna dair bir bilgi yok.


Yolda bir yerde kısa bir ihtiyaç molası verdim, enerjim de azaldığından snickersımı yedim.


Asfalt kalitesi rampanın da başlamasıyla düzeliyor, rampa da gittikçe sertleşiyor.


Düşük viteste ağır ağır yakıcı güneşin altında belli bir süre tırmandıktan sonra bir ağaç gölgesinde durup oturdum. Daha 1 dk. olmamıştı ki ağır ağır çıkan bir kamyon gördüm, 3-4 tane Ford Transit taşıyan bir Ford Cargo idi, hemen bisiklete atlayıp önünde pedallamaya başladım, kamyon iyice yaklaşında şoförden işaretle izin istedim, izin aldıktan sonra hızımı kamyonla eşitleyip kasaya tutundum, 2 km. kadar onunla çıkmışımdır, rampanın en sert yerini onunla çıkarken kolum epey bir ağrıdı, hiç istemesem de bırakmak zorunda kaldım. Pedallamaya başladım, bir süre pedalladıktan sonra arkadan oldukça yavaş gelen kereste yüklü bir kamyon gördüm, onun da şoföründen izin alıp tutundum, bu kamyonda tutunacak güzel bir yer yoktu o yüzden 200 mt. ancak gidebildim, sonra bıraktım. Bisikletten inmede yol kenarındaki bariyere ayağımı koyup dinleniyordum ki başka bir kamyon beliriverdi, tutunmaya niyetim yoktu aslında, biraz daha dinleneyim istiyordum ama şoför kornaya basıp tutunmam konusunda ısrarlı olunca kırmayayım dedim :) Yaklaşık 3 km. rampanın sonuna kadar bu kamyona tutunarak çıktım, bir ara çıkış hızımız 30 km/s'i buldu sanırım. Öyle ki, bir önceki tutunduğum kamyonu solladım bu kamyonla. Rampanın sonuna yani Çamlıbel geçidi, Sivas il sınırına geldiğimde kamyonu bırakıp "eyvallah" diye bağırdım, şoför de aynadan baktı, el salladım. Tepeye geldiğimde saat 1'i 20 geçiyordu.


Önce yolun bu tarafındaki tabelada fotoğraf çektim.



Sonra karşıya geçip, diğer tabelada çekindim.


Bu tarafta Atatürk Çeşmesi var, girişte yazdığına göre Atatürk 1919'da Samsun'dan Sivas'a giderken buradaki çeşmeden su içmiş. Ben de burada elimi yüzümü yıkar su içerim diye düşünüyordum ama maalesef çeşme bırakmamışlar, hepsi sökülmüş.




Buraya kadar 50 km. olmuş,3 saat 22 dk. teker dönme süresi.



Tepe rüzgarlıydı, çeşme civarında fotoğraf çekerken rüzgardan bisiklet devrildi, devrilince bagajın eşya şıkıştıran mekanizması yerinden çıktı, 15-20 dk. kadar ona uğraştım. İnişe geçmem 2'yi buldu sanırım.

İnişte %8 eğim görünüyordu, ama karşıdan öyle bir rüzgar esiyordu ki, hem hız yapmak mümkün olmadı (65'i göremedim) hem de kulaklarım ağrıdı rüzgar gürültüsünden.


İnişte sağ tarafta bir gölet manzarası.




Sivas tarafından gelirken Çamlıbel levhasını çektim.


Çamlıbel'de durup bir çökelekli pide yedim. Dinlenmiş oldum hem de biraz. Çamlıbel'den Kızıliniş'e gelene kadar hafif eğimli ama uzun bir tırmanış var, orası da zorladı beni. Bir yerde de yol çalışması olduğu için tek tarafta çift yönlü ilerliyordu yol, sıcaktan asfalt erimiş yamulmuştu. Orayı geçmek de zorladı biraz.

Kızılinişten aşağı inerken de karşıdan esen rüzgar hız yapmayı engelliyordu, çoğu yerde pedal basmak zorunda kaldım.


İşeri'den aşağı inerken bile 25'i zor gördüm, yer yer hafif aşağı eğimli yola rağmen rüzgardan dolayı 20'nin altında seyretmek zorunda kaldım. Kısacası iniş de epey zorlayıcı oldu.

Gün sonunda katettiğim mesafe yaklaşık 100 km.


Toplam teker dönme süresi


Ortalama hız


Çamlıbel'den inerken maksimum hızım


Bisikletimin toplam km.si


Turun haritası