20 Temmuz 2011 Çarşamba

Velespit

Yeni bisikletimi alalı neredeyse 2 ay olacak, geçen haftasonu da bir arkadaşla günübirlik 130 km. yaptık, kendimizi aştık. O turun yazısını yazdım ama önce bisikletimi tanıtan ve ondan önceki bir kaç turu anlatan bir yazı yazmanın daha iyi olacağını düşündüm.

Bu bisikletten önce çift amortisörlü bir Bianchi'miz vardı, alaldı 8-9 sene oluyor herhalde. 3 yıldır da Tokat'ta bisiklet ama yazları ayda 3-4 kez ancak biniyordum, her binişimde de ancak 5-10 km., şehir içinde, ırmak kenarında bir kaç tur şeklinde. Bu sene daha ciddiye almaya karar verdim bisiklet işini, hem yazın da yapacak bir aktivite olması için, hem de kış sezonuna kondisyon tutup daha iyi snowboard yapabilmek için. Zaten ne için yaşıyoruz şu dünyada, daha iyi snowboard yapabilmek için değil mi?

Aklımda yeni bisiklet almak da yoktu aslında, eskisiyle idare ederim diye düşünüyordum, ama sezon sonuna doğru Fatih abiyle bisiklet mevzusu üzerine konuşunca, o da araştırmaya başlayınca Tokat'ta bir Sedona bayisi olduğunu görmüş, bana bir gidip bakabilir misin dedi. Bir gidip baktım, İsmail abiyle tanıştım, Tokat'ta üst düzey alumünyum hatta karbon kadrolu bisikletleri satan bir yer. Reklamını da yapmış olduk :)

İlk gidişimde pek çok şey de öğrendim. Aslında çift amortisörlü bisikletlerin downhill denilen dağ inişlerinde kullanıldığını, düz yolda enerjinin önemli bir kısmını absorbe etmek dışında bir işe yaramadığını, turlar için 26 inç cantlı dağ bisikletindense 28 inç cantlı ve ince lastikli şehir/tur bisikletlerinin olduğunu, kilitlenebilir amörtisörlü maşaların bulunduğunu, bu sayede uzun yolda maşayı kilitleyerek enerji kaybının azaltıldığını, hidrolik disk frenlerin olduğunu, fren mekanizmasında tel yerine arabalardaki gibi hidrolik yağın frenlemeyi sağladığını vs...

Böylece aslında hiç düşünmezken, yeni bir bisiklet düşünmeye ve yavaştan da araştırmaya başladım. Eski bisikletimle neredeyse hiç araziye girmemiştim, yeni bisikleti kullanım amacım da okula gidip gelmek ve belki orta ve uzun mesafeli turlara gitmek olacaktı, bu amaç için de en ideal bisiklet şehir/tur bisikletiydi. Biraz araştırma ve şu özellik de olsun bu da olsun gibi düşüncelerden sonra Scott Sportster 30 modelinde karar kıldım. (Eski bisikletimi de 2. el olarak satabilirdim ama kardeşim binerim dediği için Kayseri'yö götürdüm)

Şehir/tur bisikleti kategorisine giriyor, aluminyum kadrolu, 28 inç cantlı, kilitlenebilir maşası var, hidrolik disk frenli ve 27 vitesli (ortada 3, arkada 9 dişli var). Bisikleti ilk aldığım gün çektiğim bazı fotolar:









İlk alındığında bisiklet çıplak geliyor neredeyse, ayakcağı bile olmuyor üstünde. Sonrasında epey aksesuar aldım tabi. Bisikleti almadan önce bu sene daha ciddiye alacağım için Mayıs ayında Ankara'ya gittiğimde Tchibo'dan bisiklet malzemeleri denk gelmişti ben de kask, eldiven ve pedli tayt almıştım. Bisiklet aldıktan sonra aksesuar olarak kilit, km. saati, ayna, öne ve arkaya karanlıkta farkedilmek için sinyal veren ışıklardan aldım. Yağmurda veya sonrasında ıslak çamurlu zeminlerde de rahat sürebilmek için çamurluk seti, bagaj, ayakcak, suluk, suluk kafesi, pompa, alyan, lastik tamir kiti ve kadro koruyucu aldım. Bisiklet ve aksesuarlara toplam yaptığım masraf 2000 TL'yi geçti. Aksesuarlarıyla birlikte son hali,




Şu anda eksiğim, eğer uzun bir tura çıkmak istersem bir heybe, bir de ön tarafa kadro çantası. Geri kalan ufak tefek şeyleri de zamanla yavaş yavaş dizeriz artık.

Hiç yorum yok: