4 Ağustos 2012 Cumartesi

Batum - Samsun Turu 5. gün: Trabzon - Tirebolu

Sabah 6:30'da kalktık, hazırlıklanmaya başladık. Bir de yola çıkmadan bir şeyler atıştıralım deyip ekmek çikolata falan yedik. Tamer'in pek iştahı yoktu, kendini pek iyi hissetmiyordu.


Odamız deniz manzaralı ama denizi görmek için kafayı pencereden biraz uzatıp sağa doğru bakmak gerekiyor.


8 gibi aşağıda hazırdık. Franklarda hazırlanmışlardı. Onlar batı yönünde sahil yolundan devam edecekler, bizim planımız da bugün Sümela'ya çıkıp orda uygun bir yerde çadır kurmak. Vedalaşıp ayrılıyoruz, yolumuz üzerinde Maçka var. Yolda oto sanayinin yanından geçerken Tamer'in sol pedala yüklenince ses geliyordu, aynakolu sıktırdık. Yaklaşık bir 5 km. gidiyoruz ama Tamer kendini pek iyi hissetmiyor. Bir benzin istasyonundan içecek bir şeyler alıp sonra orta refüjdeki ağaçların altında gölgeliğe geçip yaklaşık 1 saat oturuyoruz, yatıyoruz. Ben, bana farketmez diyorum, Sümela'yı hiç görmedim ama benim canım da pek rampa çıkmak istemiyor açıkçası. Sümela'yı boş verip sahil yolundan devam etme kararı alıyoruz, bundan sonra hedef sahil yolundan Samsun'a varmak, arada sapacağımız başka hiç bir yer yok. Başta turu planlarken Maçka'dan Torul'a devam edip, bir gece orada kalıp sonra Kürtün üzerinden Tirebolu'ya inmek gibi bir alternatifimiz vardı ama hem 2000 mt.nin üzerinde bir rakıma tırmanmamız gerekeceği, hem de yolların çok iyi olmadığı için bu alternatifi turun ilk günlerinde eledik.


Merkezden bir İş bankası bulup kira işini hallediyorum. Sonrasında yola devam.




Trabzon'u çıkıyoruz ama Trabzon'a giriş tabelasını dün göremedik, kaçırdık sanırım. Yol boyunca geçtiğimiz şehir merkezlerinde tabelası önünde fotoğraf çektiremediğimiz tek şehir oluyor Trabzon.




Yolda kısa su ve ihtiyaç molaları veriyoruz. Saat 12:30 gibi güneşten de beziyoruz artık. Çarşıbaşı diye bir yerde deniz kenarında kamelyalı gölgelik güzel bir park gördük, orada duruyoruz. 1 saatten fazla kamelyanın banklarında yattık, denizden süper rüzgar esiyordu, serin serin. Bu dinlenme iyi geliyor. 


Bu dinlenmeden sonra yola koyulduk.



Ama güneş yine fena yakıyordu, yine yaylaları özlüyoruz. Beşikdüzü civarında artık bir şeyler yiyelim diyerek iç kısma girip bir bakkaldan soğuk bir kavun ve beyaz peynir aldık, ekmeğimiz vardı zaten. Yolun kenarında bir gölgeye geçip yedik, soğuk kavun iyi geldi.


Sonrasında asılıyoruz pedala


Eynesil




Görele'de içeri giriyoruz sahil yolundan, girer girmez bir bisikletli çocuk bize yabancı turist muamelesi yapıyor, Türküz dediysek de inandıramadık çocuğu. Yakında bir bakkala gidiyoruz, çocuğun arkadaşları da var. Bakkaldan soda, ayran, pet bardak alıyoruz. İyi gidiyor o da, bu sıcakta soğuk ne yesen içsen iyi gidiyor aslında. Ben bakkaldayken Tamer'in yanına birisi gelmiş muhabbet ediyorlar, Tirebolu plajını öneriyor adam konaklama için.

Göreleyi çıkıp pedallarken bir bakıyorum km saatim 5 civarında bir km. gösteriyor, halbuki sabahtan beri yol geldik 80-90 civarında olması lazım, km saatim mi bozuldu acaba diye düşünürken Görele'deki çocuklar geliyor aklıma, saati kurcalamışlar, km, süre verilerini sıfırlamışlar.

Tirebolu'ya fazla kalmadı, karşıdan bir bisikletçi sesleniyor. Duruyoruz, bariyerlerden hızla atlayarak yanımıza geliyor. Amerikalıymış, Louis. Romanya'dan beri gördüğü ilk bisikletliler bizlermişiz, koşarak gelmesinin sebebi belli. Wales'den başladım diyor, Tiflis'te de bitirecekmiş. Peltek konuşuyor biraz, Chicago'luyum dedi. Bu akşam Trabzon'da olmam lazım diyor ama 80-90 km.si var en az, güneşin batmasına da 2 saatten az var. Zor diyoruz. Batıya Samsun'a kadar gideceğimizi söyleyince Ordu Samsun arasında 4 km.lik bir tünel var diyor. Biliyoruz diyoruz. O tüneli biraz zor geçmiş, tünel kenarındaki kaldırım gibi yükseltiden gitmiş.




Ve nihayet Tirebolu. Tirebolu girişinde yolun karşısında bir Shell vardı, önce oraya bir soralım diyoruz, onlar da Tirebolu plajını öneriyorlar. 2 ayrı yerden önerdiklerine göre vardır bir hikmeti deyip devam ediyoruz. Tirebolu'ya giderken tünele girmeden sağdaki yolu takip ederek gitmek gerekiyor.


Yolda A101 gördük, akşam atıştırmak için abur cubur, sabah için de kahvaltılık bir şeyler alıp plaja doğru devam ettik. Tirebolu çok hoşuma gitti, Ünye'ye benzettim biraz, Tamer de doğruladı, özellikle çıkışındaki çam ağaçlı hafif virajlı yolu. Plajı çok güzel, ağaçlık bir alanı var, bizim dışımızda da 5-6 çadır daha vardı.



Güneş batmadan çadırları kurup, şortları giyip bir denize girdik.


Güneş battı, akşam ezanı okundu, top patladı. Biz de denizden çıktık. Kamp tarafında duş yoktu ama bir musluk vardı. O muslukta ayaklarımızı, elleri kolları yıkadık. Mümkün olduğunca yıkanmaya çalıştık. Sonra kurulanıp üstümüzü giyinip aburcuburdan atıştırdık. Plajdaki kafeye gidip birer çay içtik. 9'u geçerek çadırlara geçtik. Bugün güneşte epey yandığımızdan yarın daha erken saatte kalkıp mümkün olduğunca erken yol almaya çalışacağız.

Bugünün km. verilerini veletler sildiğinden bu verileri Tamer'den aktarıyorum;
Tur boyunca toplam km: 530,16
5. gün yapılan km: 103,75
Teker dönme süresi: 6 saat 4 dk.
Ortalama hız: 17,14

5. günün haritası

2 yorum:

Tamer KAMIŞLI dedi ki...

Abi geçen baktım 1. gün vardı sadece bugün bir baktım ki 5. güne kadar yazmışsın, ellerine sağlık süper olmuş :) Özellikle benim atladığım bazı noktalar olduğunu bir kez daha gördüm, kaza anını da süper anlatmışsın :D

emre dedi ki...

Teşekkürler Tamer. Fotoğrafları koyduktan sonra notlara bakıp yazıyı yazması pek zor olmuyor, senin yazılardan da kopya çekiyorum hem :)